youtube etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
youtube etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Eylül 30, 2010

Sen YouTube'la Vimeo'yu tut, ben galeridekileri dövücem, siz de şu sokağın tabelasını sökün. Sonra hep beraber Kenan Evren'in sergisine gidelim.


YouTube'da Guggenheim'ın ilk Yaratıcı Video Bienali'nin kısa listesi açıklandı. İzleyebilenler izleyemeyenlere aktarsın. Yapacak bir şey yok. Pes mi edeceğiz...

Cuma, Temmuz 06, 2007

YouTube reklamları

Fresh Creation'da gördüğümde ciddiye almamıştım ama bugün adrants'te de görünce şaka olmadığını düşünmeye başladım.

Dünyayı değiştirecek bir reklam formatı değil ama ilk etapta YouTube'un ne kadar büyüdüğünü ve öenmli olduğunu yüzümüze vurabilecek bir fırsat.

Google, adsense'ten sonra bu yöntemle de kasasını biraz daha dolduracaktır.

Pazartesi, Ocak 29, 2007

YouTube'a rakip olmak zor

Heidies tahmin edildiği üzere 5. gününe pes etti... Konu ile ne alakası var derseniz, var, şöyle ki;

YouTube'un inanılmaz başarısının peşisıra gitmek isteyen ve tüm dünyanın eğlenceli videolarının kendine çekmeye çalışan onlarca site kayboldu gitti ve bu rüzgar esip geçtikten sonra geriye daha da güçlenmiş bir YouTube kaldı. Arada pek çok marka küçük yarışmalar ve girişimlerle müşterilerini videolar yaratmaya, izlemeye yönlendirmeye çalışıp bedbaht oldu ve suçu da viral dünyanın az gelişmişlğine ve "reklamcı zekası"na hazır olmamasına bağladı.

Halbuki insan oğlunun yaratıcılığı ve deneyimleme hızı muazzam. An be an, dünyanın dört bir yanında komik bir şeyler oluyor ve onların da bir kısmı görüntüleniyor. Bunların bir kısmı hala youtube'da ve yüzbinlerce erişim sağlıyorlar, bir kısmı ise biraz daha cesaretlendirilmeyi bekliyor.

Bu rüzgarın tek düşmanı ise bundan fayda sağlamaya çalışan ama eğlence anlayışı kısır markaların yaptığı yaptırdığı işler. İnsanlar bunları yemiyor, takip de etmiyor.

İşte, Heidies de öldü 5 günde.

Uzun süredir gördüğüm ve başarılı olabilecek tek yeni girişim "The fame game". Fame game başarılı olacak çünkü "yarışma" kelimesi büyülü bir kelimedir. Bazılarına o ihtiyaç duydukları cesareti verir, hele ki mütevazi bir ödül de eklenince işin içine insanın korkusu gidiverir. Çünkü bu tam da amatörlere göre bir yarışmadır...

Samimi görünümlü ve mütavezi her iş bu dünyada tutari bu da tutacaktır. Ünlü olmak isteyen ama Heidies'den daha yaratıcı videolar da böyle sitelerde her daim yer bulacaktır...

Fame Game'in en popüleri:
-Bu arada fame game'in en popüler videosunu da bloguma yapıştırmak için yine de YouTube'u kullanmam gerekti, o ayrı-

Cuma, Ocak 26, 2007

Aşık olmak suç mu?

İşte 12" Powerbook'unu seven ama daha fazlasını isteyen bir Apple-sever. Markasını seven viral işine girsin...

Cuma, Ocak 12, 2007

%100 sonradan görme bir Beko işi

Sabah bigumigu'daki aklı başında ve ne olduğunun farkında olunduğunu gösteren haber ve yorumlardan sonra Marketing Türkiye'de "Türkiye'de ilk defa..." başlığını görünce görünce patlamak ihtiyacım doğdu

1. Berbat bir "urban spam" örneği. Sırf YouTube'u biliyor olduğunu göstermek ve bunu da marifetmiş gibi basın bültenleri ile ortalıkta söylemek TBWA markasına zerre kadar yakışmayan ve son derece çapsız bir yaklaşım. Ayıp, çünkü YouTube kullanmak bu demek değil ve bunu her reklamcı bilir, kimseyi kandırmaya çalışmanın alemi yok. Bu bir viral olma çabası bile değil, sadece bir "ilk yaptım" deme çabası, çocukça... Akşam yayına girecek filmleri YouTube'a koymanın nasıl bir reklamcılık mantığı ve artısı var "ilk" oluşturabilecek? Medya şirketine söyleyin 911 kişi izlemiş, erişim rakamlarına eklesinler, başka bir anlamı yok çünkü bu erişimin. Bravo...

2. Klişe. Hadi bu basın bülteni ayıbı bir tarafa... Ama filme bakıyorsun bir viral değeri, çok başarılı bir yaratıcı fikri, ya da bir prodüksiyon olarak mucizevi ve uluslararası bir özelliği var mı diye, -Çünkü YouTube bir ajans için uluslararası yarışmalardan önce bilinirlik sağlama, reklam bloglarına girme, kısaca PR yapma amaçlı olarak da kullanılabilir- ama o da yok. Daha da kötüsü, iş basit bir klişeden ibaret...

2002'de Kohler'in ünlü Race filminin ardından bunlardan onlarca yapıldı, en son yapılan Toyota Rav4 filmi de epeyce gündemde kalmıştı. Ama yine de 'görmemişin bir filmi olmuş, ondan bir başarı hikayesi yaratmaya çalışmış' misali, TBWA bu filmi YouTube'lara koymuş, ilkler başarmış.

Aklınıza sağlık. Bu kafayla devam edin.

2002'nin ünlü Kohler filmi


2005'in ünlü Toyota Rav4 filmi


Görmemişin Beko filmi (Aman izlenirlik rakamlarını artıralım da dostlarımızın başarısı sınırlarımızı aşsın, 'bir dünya markası'na da bu yakışır)


Burada da AdAge'den kötü viral denemeleri ile ilgili bir köşe yazısı. Son söz.

Pazartesi, Ocak 08, 2007

Advertising Age de kabullendikten sonra....


Yandaki kapagi Adpulp üzerinden gördüğümde şaşırdım. AdAge'in tüketici kaynaklı içeriklerin (consumer generated content) önemini kabullenmesi değil elbet de beni şaşırtan, bunu konvansiyonel ajanslara karşı adlı adınca bir 'tehdit' olarak işaret etmesi.

AdAge'in ilgili makalesinde Mentos-Diet Coke videosunun özellikle Mentos'a yaptığı muhteşem katkıdan dem vurarak işe başlayıp, tüketici kaynaklı içeriklerin kullanıldığı başka örnekler de veriyor.

Çok ilginç ve "yeni" bir makale olmasa da vurgusu itibarı ile tarihi bir önem taşıyabilir. Öyle ya, sektör viral, gerilla, ambient gibi kavramların bir sezonluk bir moda gibi, gelip geçici olmadığını kabullendi. Oh be...

Şimdi kafamdaki soru şu: acaba şimdi 'kaybeden' ajanslar bu kavramlarının neden gelip geçici olmadıklarını analiz etmeye ve bu analiz ışığında bir iletişim reformuna yönelecek mi, yoksa tez elden "consumer generated content" kavramının da içini boşaltacak "urban spam"ler üretmeye mi başlayacak?

Hemen konu ile de ilgisi olduğundan orijinal Mentos deneyi ve onun arkasından hortlayan bir "urban spam" örneği: Pepsi Girl...



Pazartesi, Ağustos 21, 2006

Tüketici mi, marka mı konuşuyor?

Tüketici kaynaklı içeriklerin cazibesinin artması, "kendini öven" reklamların belki de zamanının geçtiğinin bir göstergesi.

Reklam gibi görünmeyen reklamlar, özellikle ürün yerleştirmeler ve gizli sponsorluklar, gitgide daha çok talep görüyor. Ama biz daha oralara gelmedik...

Halbuki, Türkiye'de dakikalarca süren ve pek çok kalitesiz reklamın ardarda sıralandığı bir reklam kuşağı içinde yer almanın pek çok markaya faydası yok. Televizyon'un kişi başı erişim maliyeti düşük olduğu için kullanımı daha etkin görünüyor ama medya etkinliğinden kasıt sadece daha fazla "kafa"ya erişmek mi?

YouTube üzerinde lonelygirl15 kendi elleri ile ürettiği filmciklerle tam 3 ayda 5,5 milyon kişiye ulaşmış. Üstelik bu rakam pasif değil aktif izleyici, ekranın karşısına geçip bu videoları izlemeyi talep eden kişi sayısı... Kafaysa kafa :)

Herneyse buyrun size başarılı bir viral örneği... Adfreak'e göre tüketici kaynaklı gibi görünen filmin içindeki iç çamaşırı detayı filmin viral olduğu gerçeğini ele veriyor.