Pazar, Şubat 06, 2011

Maç öncesi

Biraz uzmanlığımın dışına çıkmamın kimseye sakıncası yoktur umarım. Bugün İnsan Kaynakları Yönetimi konusunda bir ukalalık yapacağım.

Az önce Ali Turan'ı Antalyaspor'da ve gayet de iyi oynarken görünce düşünmeye başladım. Bu adamda ne değişti?

Şimdi önce geçen yıl lig sonundaki (2010/06) GS kadrosuna bakalım:

Ardından şu anki kadro:

Sadece 14 oyuncu ortak... Gerisi tamamen değişmiş durumda. Üstelik Son iki yılda iki kez değişmiş durumda. Bu listede ne Elano var, ne Alparslan Erdem var, ne Mehmet Batdal var, ne Ferdi Elmas, ne de başka isimler.

Listeler arasında sadece 14 isim ortak ve bu isimlerden iki yılda düzenli olarak top oynadı diyebileceğimiz (resmi maçlarda 50 ve üzerinde maça çıkmış)oyuncular; Arda, Mustafa Sarp, Sabri, Kewell ve Servet.

Beş kişi.

Herhalde daha beter bir insan kaynakları yönetimi olamaz. Adnan Polat döneminde tahminimce kırkın üzerinde oyuncu alıp satan takımın yaklaşık beşte biri aynı kalmış. İskelet dedikleri mantık bu değil tabi ama belli ki GS yönetimi "iskelet" kavramını yanlış anlamış; Servet ve Sabri, önlerinde Sarp ve Arda, ileride de Kewell... Bu beşli bile iki yıldır oynanan seksen civarı maçta kaç kez bir arada oynamıştır acaba?

Bu yüksek kadro değişimi oranına bir İnsan Kaynakları Yönetimi fenomeni olarak ve bir eleman değişimi (turnover) perspektifinden bakarak analiz edersek, belki de Adnanlar-üzeri ve daha nesnel bir yaklaşım ortaya koymuş oluruz diye düşündüm ve bu durumun olası sebeplerine şuradan ulaştım. Birlikte üzerinden bir geçelim:

1. Zayıf çalışma/eğitim (poor training): Rijkaard döneminde gündemde olan bu bahane, Rijkaard'dan sonra da sürdüğüne göre ciddiye alınmalı. Eğer takım uyumuna dönük eğitimler ya da geliştirilmeler düzenli değilse ve yeni gelenlerin adaptasyonu sadece eski oyunculara bırakılırsa sorun yaşanabilir.
2. Zayıf takım liderliği (weak team leadership): Teknik yönetim ve klüp yönetimi anlamında bir sorun olduğu konuşuluyor. Haricinde Arda'nın kaptanlığı uzun süredir tartışılıyor ve onun yokluğunda Ayhan ya da Sabri'nin takımı daha iyi motive ettiği söylenemez. Doğrudur, maalesef Hakan Şükür'den bugüne, saha içinde bir lider göze çarpmıyor. Ancak kaptanlık, takımdaki oyuncuların değişimine neden olacak bir sorundan çok, başarısızlığa bir etken olarak görülebilir bir durum.
3. Düşük ücretlendirme (paying too little): Bilakis son iki yılda özellikle ödemelerde kritik bir sorun yaşanmıyor gibi görünüyor. Ancak pahalı transferler belki de takım içindeki dengeleri bozup "adaletsizlik" yaratmış ve bu da takımı etkilemiş olabilir.
4. Gerçekçi olmayan beklentiler (unreasonable expectations): Şampiyonluk ya da UEFA hedefleri artık hijyenik beklentiler olduğu için Türkiye'de bunu da saymayalım. Ancak takımın değişime rağmen sürekli şampiyonluk beklentileri ile lanse edilmesi uyum oluşturulmazsa elbette bir sorun.
5. Yüksek dönüşüm kültürü(a culture of high turnover): Hiçbir zaman GS camiasının amaçladığı ve planladığı bir durum ortada yok.

Toparlarsak GS takımındaki önlenemez oyuncu değişiminin ana nedenleri şunlar olabilir; bir oyuncu adaptasyon programının olmaması, kötü klüp yönetimi, gerçekçilikten uzak başarı şartlanması.

Peki kötü yönetim oyuncu kaçırır mı? Bunu da kendi iş hayatı deneyimlerimle açıklamaya çalışırsam. Eğer;
- Yönetim bariz sorunlara müdahale etmiyorsa, yani yanlış olan şey belli ama değiştirilmiyorsa,
- Adalet yoksa, hakeden hakettiğini almıyor ama haketmeyen alıyorsa,
- Takım içinde ortak bir hedef doğrultusunda bütünleşme yoksa, çoğunluk optimist değilse,
- Çalışma ortamı stresli, gerilim dolu ve/veya huzursuzsa,
- Ekibe net, gerçekleştirilebilir ve motive edici hedefler ve bu hedefler doğrultusunda eğitim verilmiyorsa,
- Başarızlık çok ağır şekilde cezalandırılıyorsa ve tolerans yoksa...

Tüm bunlar çalışanı kaçırır ve bunlar düzelmedikçe başarı gelmez.

Şimdi önümüzdeki maçlara bu konularda emareler arayarak bakalım.