Çarşamba, Ocak 26, 2011

İdeal kampanya formatım

Bir kaç hafta oldu The Recording Company'nin Life is Music is Life kampanyasının mobil platformu olan Music Mapper ile tanışıp hastası oldum. Kampanyayı sadece dijital dünyaya ait sanarken birikmiş rss beslemelerimi okurken kampanyanın aslında tam anlamı ile entegre olduğunu gördüm.

Chiat Day\Los Angeles imzalı kampanyanın her bağlantısı özenle ve beceri ile kurulmuş. Müthiş bir ünlü kullanımı var. Dolayısı ile kampanya her anlamı ile bir reklamcılık dersi.

Öncelikle kampanya başlığı tam bir bütünsel fikir olarak ortaya konuyor. Basın ve TV'de (daha doğrusu reklam filmlerinde) Katy Perry ve Eminem gibi Grammy kazananların hikayeleri birer vaka gibi ortaya konarken, ilan ve açıkhava uygulamalarındaki QR kodları, hayatı müzik olan Grammy kazananların/adaylarının ödül ve performans videolarına ulaştırıyor. Önce bir bunlara bakalım. Tam sırasına emin değilim ama Eminem videosu:

ve QR destekli basın/açıkhava uygulamaları:




Ve ardından Katy Perry videosu:

Bu arada kanatimce kampanya sitesi ve mobil uygulama hepsinden önce sessiz sedasız yoluna başladı:

Ardından da kampanyanın YouTube kanalı üzerinden bu dijital fikrin iletişimine başlandı:

Bu arada kampanyanın twitter ya da facebook bacakları elbette var ama bunla böbürlenmiyor. Ben de marifetmiş gibi onlardan bahsetmeyeceğim. Ancak günün sonunda işin dijital ayağı tek yönlü mecranın başlattığını tamamlıyor, yani artistlerin yaşamındaki müziği orada bırakıp sıradan insanların yaşamındaki müziğin hikayesini anlatmaya başlıyor.

Özetle durum şu; muhteşem bir tekil platform. Muhteşem güzellikle uygulamalar ve müthiş (nispeten) prodüksiyon masrafları ile harika bir entegrasyon, harika bir mecra/görev dağılımı, zekice şöhret kullanımı...
Çok inandırıcı bir kampanya, çok cazibeli bir kampanya. 2011'imin şimdilik en iyisi, allahtan daha Ocak ayındayız :)

Pazartesi, Ocak 24, 2011

Viral Factory aşkı, TT Arena ve Skins aynı başlığa sığar mı?

Elbette ki hayır. Ama mecburum bu aralar yazmak istediğim çok şey ama çok az vaktim var. O nedenle sığmak zorunda. Bakalım.

Şimdi önce en kolayından başlayalım. Hayranı olduğum Viral Factory, yine en sevdiği müşterisi Samsung için ilginç bir iş yapmış;

İşin ilginçliği sadece fikrin orijinalliğinden gelmiyor. Filmi izleme tahammülü olmayanlar için özet. Bir balonla uzaya kağıt uçaklar çıkarılıyor, bu uçaklarda Samsung marka hafıza kartları var ve uzayda balondan uçaklar bırakılıyor. Basitçe bu kartların dayanıklılığı ispatlanacak kartların sağ salim dünyanın dört bir yanına sağlam inmesi ile. Dolayısı ile tepenize bir kağıt uçak inerse kalp krizi geçirmeyin.
Ne demiştik... Orijinallik sadece fikirde değil. Orijinallik Viral Factory gibi bir liderin geminin burnunu nereye çevirdiğinde. Diyor ki Viral Factory aslında ¨mış gibiyapan¨internet çabalarından kopun ve gerçek bir şeyler yapın. Devir samimiyet devri.

Devir samimiyet devri demişten TT Arena meselesine geçelim. Tüm stat ıslıkladık, evet, ıslıkladık. Saygısız ve nankör olduğumuzdan değil, bu işin diyetini taşımak istemediğimizden. Kendi vergimiz bize geri döndüğü için minnetkar olamayacağımızdan, bilakis nankör olmadığımızdan ve Özhan Başkan'ın çektiklerini dün gibi hatırladığımızdan. Viral Factory'nin testi gibi gerçekti o tepki ve bir kültürün dayanıklığını göstermek yönündeki ilk iradesiydi. Çabuk söner diyor bazıları ama benim gibiyse tüm futbol severler ve hala mertlik varsa içlerinde bu bazıları için rüzgarın ters dönme anıdır. Göreceğiz.

İşte o samimiyetten son konumuza da bağlanabiliriz. En sevdiğim -tüm zamanlarda- dizi olan Skins'in ABD versiyonu MTV'de yayınlanmaya başlandı. Tam bir hayal kırıklığı. Anidan bir ucuzlama ve paçozluk;

Ancak bu hali ile bile bir anda tepki toplama rekoru kırdı. Hatta bu tepkiler bize bile ulaştı. Pedofili diyor ABD kamuoyu, çünkü onlara gençlerin dünyası hala Glee geliyor. Skins'in masum olduğunu iddia etmeyeceğim ve hatta aşırılıklarını kabul ediyorum ama samimiyetse bu yazının konusu, Skins'i gençlere çok şey öğretecek bir kurgu dizi olarak görüyorum. Dawson's Creek gibi bir psikolojik zorlama olmaksızın yepyeni bir hayal yaşam ve cesaret pompası Skins. Çoluk çocuk izlemese de olur ama şiddet ya da Jack Ass'se alternatif, Skins kadar kralı yok.
İngiliz versiyonu da beşinci sezona başlayacak ve ben hasretle bekliyorum;

Kısadan hisse; ben Galatasaray taraftarının tepkisini, Samsung'un ve Viral Factory'nin internet iletişii anlayışını ve UK versiyonu Skins'i aynı Cesur Yeni Dünya'nın güzel ipuçları sayıp umutlanıyorum.

Pazartesi, Ocak 03, 2011

Kimse kanmasın alla' alla'


Hani internet farklıydı? Hani bu mecrada insanlar "reklam" izlemek istemiyorlardı, hani o yüzden "viral(?)" videolar yapmalıydık... Hani marka görmek istemiyorlardı, o yüzden kullanıcı kaynaklı içerikler (UGC) daha başarılıydı... Hani internet ucuzdu, kolaydı, gençti, cin gibiydi, bu mecrada kimse "pazalamacı numaralarını yemez"di... Old Spice'tan önce de çok amareler belirmişti ama görmek istemeyen göz görmüyor. İnternetteki insanların TV izlemediği, TV tüketicisi ile internet tüketicisinin farklı olduğu o günler geride kaldı. Daha önce dediğim gibi birinci nesil nördlerdi o TV kitlesinden farklı olanlar, artık internet kitleselleşti ve kuralları değişti. Yüzleşin!

Artık internet fikirlerinin de kitlesel olmak zorunda, stratejileriniz de. Yüzleşin!

Evian bebeklerinde bile farketmediniz, uyanmadınız. Şu videoya bakıp TV reklamından farkını bana söyleyin!


Siz söyleyemezsiniz ben söyleyeyim. Hiç bir farkı yok aslında, ama bu mecrada izleyici yorum yapabiliyor, anından beğenisini ifade edebiliyor, en basitinden izlediğinde bir sayaç bir ilerliyor... Dolayısı ile TV reklamlarının etkisini izleme (tracking) araştırmalarının yansımalarından kesik, kırık gören pazarlamacı dijitalin etkisini gayet somut figürlerle görebiliyor.

Dijitale bir de buradan bakın, belki tüm yanlış anlamalar sona erer.