Cumartesi, Mart 15, 2008

Futbolu yeniden keşfedeceğiz

Futbol dediğin eski kıtanın en avam sporu. İngiltere'de de en düşük profile hitap eder, Rusya'da da Türkiye'de de... Ama bir ülke var ki bu gidişatı değiştirecek gibi görünüyor...

Son yıllarda tüm dünyanan karşı cephe alarak yalnızlaştırdığı ABD, görebildiğim kadarı ile ciddi bir değişim içinde ve pek çok konuda dünyanın geri kalanı ile entegre olma çabasını artırdı. "Dünya" derken bile eslında sadece Amerika kıtasından bahsetmeyi alışkanlık haline getirmiş, özgürlük kavramını kendi ülkesine özgü sanan, dünyanın geri kalanı hakkında hiç bir aktüel bilgiye sahip olma gereği duymayan ABD 'avam'ı farkında olmasa da, medya ve eğlence endüstrileri gitgide dünya ile entegre oluyor. Hollywood'dan, NBA'e kadar pek çok 'kural koyucu' artık daha dünyalı. Belki de kendisi ile hesaplaşıyor.

Hemen bir örnek vereyim; sevgili Beckham'a o kadar para neden verildi hatırlayın... Birleşik Devletlerde futbolu popülerleştirmek için. Ki orada zaten futbol adlı başka bir 'avam' oyun varken...

Peki neden Beckham da Ronaldo değil ya da Figo?... Çünkü hiçbiri Beckham kadar janti değil ve Posh gibi ikonik bir eşleri yok. Çünkü Birleşik Devletler'de bu yeni oyunun kitlesi avam değil. Çünkü Avrupa yükselen değer ve pek çok eğitimli Amerikalı diğer kıtaları çok, nasıl desem, 'aspirational' buluyor. Bakın yeni filmlere ve dizilere... Ne çok Amerikan olmayan unsur var, farkında mısınız?

Demem odur ki Birleşik Devletler'de yeni trend dünyanın geri kalanını kucaklamak. Bu yüzden bir süre Amerikan trend-setter'ları bize garip görünen ama aslında şahane adımlar atacak.

Mesela hemen size bir Amerikan krampon reklamı göstereyim. Ülkemizdeki futbol reklamlarının hedef kitlesini düşünün... Hadi geçtim adidas, Nike, Puma, Powerade gibi markaların testesteron yüklü iletişimlerin hatırlayın. Hepsi erkek, hormon ve eğlendirici değil mi? Çünkü hepsinin hedef kitlesi 'kendi göbeğine bakmadan maç izlerken t-shirtüne bira döken eski kıta erkekleri...

Ama Birleşik Devletler'de hedef kitle hemen değişiyor ve aşağıdaki reklam daha sofistike bir tonla hormondan çok zeka sahibi bir kitleye konuşuyor.

Ve dikkat filmin sonunda göreceksiniz, reklam kendi geleneğinden vazgeçmiş ve bu oyuna soccer değil futbol diyor :)

Cumartesi, Mart 01, 2008

30 saniye bitti derken?

Malum 30", 25" ve 15" formatları ABD'deki muazzam medya fiyatları nedeni ile doğmuş bir zorunluluktu. Yıllardır Türk reklamverenlerin yanlış anlaması sayesinde marifet sayıldı. Reklamveren tarafından "Bakın ABD'de 30 saniye içinde her şeyi ne güzel anlatıyorlar" şeklinde muştulanan Türk Reklamcısı da rekabet nedeni ile düşük direnci ile bu talebi haklı saydı. Sonra da ABD'li meslektaşlarından farklı olarak '3 mesajı birden verebilmek için durmaksızın konuşan D/S' eşliğinde zorlasan 35 saniyede bitebilir senaryomsular yazdı. Bu senaryomsular Türk ve Ecnebi yönetmenler tarafından bir yandan dış sesi ihmal edilerek reklama benzetilmeye çalışılırken, bir yandan da 'hazır iyi bütçeyle iyi bir DOP bulduk' düşüncesi ve show-reel kaygısı ile en az 45 saniyeye bağlanabildi. Reklamverenin bu durumda talebi de otomatikti; "bir de 20" versiyon yapalım, dönüşümlü kullanırız"... Dolayısı ile tüketicinin TV'de gördüğü şu oldu: 20 saniye boyunca susmadan konuşan bir dış ses arkasında onun dediklerine yetişmeye çalışan bir sürü güzel renkli plan.

Şimdi ABD'de her şey internet de önemli ve reklamverenler internete özel ama buna rağmen yüksek prodüksiyon değeri taşıyan uzuuun filmer yapabiliyor. Bizse henüz "Bari 30 saniyede tek bir mesaja müşteriyi ikna edelim" noktasında. Hala tatsız bir rekabetin zaaflarıyla...

Buyrun. Asla TV'ye parası olmayacak bir marka -Lakai-, sadece internet için gidip Spike Jonze'a para veriyor ve neredeyse 5 dakikalık bu filmi yapıyor:

Kaç mesaj var filmde ve dış sesin ağırlığı ne dersiniz?

'Küçük marka cesareti' deyin geçin, moral bozmaya değmez