Cuma, Mayıs 25, 2007

İyi yönetmenler bizi klişeden kurtarır

Sanırım reklamcılıkta en çok kullanılan ve klişeleşmiş yöntemlerden biri de erkek-kadın farklılıkları üzerinden marka iletişimi yapmak. Ayrı gezegenler Mars ve Venüs hikayesi: Birinin alışverişi, öbürünün televizyon önünde futbol izlemesi, birinin duygusallığı, öbürünün bir türlü büyüyemeyişi... Bu temalar onbinlerce defa, belki de daha fazla kullanılmıştır dünya üzerinde. Eğer bira markası ya da erkek dergisiyseniz, sadece kadinları tiye alan reklamlar yaparsınız, eğer kadın dergisiyseniz erkeklerle dalga geçersiniz, yok eğer iki cinse de hitap ediyorsanız ikisini de kullanabilirsiniz.

Ancak her klişede olduğu gibi bu klişe de hepimizi tüketmiş, bitirmiş, sıkmış ve usandırmıştır. Ancak her klişede olduığu gibi eğer bu klişede de yeni bir şey yapabiliyor, yine de şaşırtabiliyorsanız koca bir aferini hakedersiniz.

İşbu The Mail gazetesi reklam filminde ben "koca aferin"imi filmin yönetmenine veriyorum, çünkü bir klişe ile o kadar güzel başetmiş ve oyunculukları öyle iyi yönetmiş ki, bir sonraki planı tahmin etse bile insan kendini izlemekten alamıyor.

İzlerken kendimi tutamayıp gülmeme şaşırdım, şaşırmama da sevindim.

Perşembe, Mayıs 17, 2007

Elinize sağlık DDB!




Yaşasın. "Günümün ilanı" bugün Türkiye'den! Maalesef biz hala iyi işi cesur, küçür markalara ve bir nevi "rica" ile yapmak zorunda olduğumuz dönemi aşamadık. Ama en azından iyi işler yapabildiğimiz bir habitat olması bile şükretme nedeni. DDB son dönemde gitgide yaratıcı becerisini artıran başarılı bir ajansımız, belki de tek kendini geliştirebilen başarılı ajansımız. Bu kampanya için aynı şehirde yaşadığım bu yaratıcı insanları tebrik ediyorum.