Salı, Şubat 17, 2009

Krizde atılınmayacak girişimler: Microsoft mağazası açmak

Burada görüp okudum ve özellikle "Microsoft mağaza açsa olur olmaz zamanlarda kapanır" kısmına çok güldüm. Sonra bir süre, "vardır bir bildikleri" diye kendimi ikna etmeye çalıştım. Sonra ya yoksa diye korktum... O kendi içimde yaşadığım hezeyandan geriye kalan düşüncelerim.
1. Günümüzde perakende dünyası temel iki motivasyona indirgendi; Ya mecbursanız giriyorsunuz, ya sizi heyecanlandırıyorsa giriyorsunuz. Düşünün her zaman gittiğiniz marketiniz o an size uzak ve eve giderken bir kaç parça bir şey almak lazım. İşte ancak o zaman başka bir markete girmek geliyor aklımıza. Yoksa tüm marketler birbirinin aynı, biliyoruz. Kimse dolaşırken market market girip bakmıyor. Aslında kot (Jean) alırken de bundan farklı davranmıyoruz. Herkesin kafasında bir favori var; parası yetiyor, göbeği sığıyorsa gidip oradan alıyor. Yok varsa bir derdi, başka yere bakıyor. Diğer taraftan bir de, almak için değil bakmak için girilen müzesel mağazalar var. Apple mağazaları gibi... hep PC kullanan ve her zaman PC kullanacak insanlar da -sonradan karalayacak bile olsalar- bu mağazalara girer ve monitörlerin ne kadar parladığına, tuşlara dokunmanın ne hissettirdiğine bakarlar. Özetle mağazanız bu iki gruptan birine girmeyecekse, açmayın. Ki Microsoft'un heyecan yaratmayacağı da kesin, ürünlerinin pek öyle mağazadan almak gerektiren ürünler olmadığı da. Xbox, Zune ve bir takım DVDler. Peh

2. Eğer rakibiniz rüzgarı arkasına aldıysa ve tüketici sizi kullanmaktan değil onu gurur duyuyorsa adımlarınıza dikkat edin. Rakibinizin arkasından atacağınız her adım, size değil ona yarar. Çünkü onun yeni lider olduğunu ispat eder. Tamam ünlüleri kullanan "I'm a PC" Apple'a güzel bir cevaptı ama güzel olmasının sebebi, içgörüyü iyi kullanıyor oluşuydu. Apple'ın karikatürize ettiği insanlara sahip çıkmasıydı. O filmi "I'm a PC" göndermesi ile değil başka bir bağlamda düşünün. Mesela: "PC is simplicity" dese, tamamen Apple'dan kopuk bir fikirle. İşe yarar mıydı?... Ama bu "Ben loser değilim" iletişimi bile sadece bir kere işe yarayabilecek bir taktiksel adım, tutup da pazarlama stratejilerinizi buna oturtursanız yandınız. Ki "me too" dediğimiz mantık bunun en klişe örneği... Dolayısı ile Microsoft "biz de mağaza açalım, şöyle havalı filan bir yer olsun" dediyse yandı.

Hele bu krizde iyice yandı.

Cumartesi, Şubat 14, 2009

Logo tasarımı 101

Pepsi'nin hormonlu logo tretman sunumundan sonra -bence- ideal bir logo hikayesinin videosuna denk gelmek güzel. Aşağıda iki bölüm halinde Obama'nın logo yaratım sürecinin sunumu var. Bazılarında çok basit bir sunum gibi gelebilir ama zaten bir fikrin tretmanının basit ve net olması o fikrin gücünü göstermez mi? Ayrıca tasarım yolculuğunu da videolardan anlamak ve bir fikrin olgunlaşmasını izlemek ayrıca güzel. Sunumun şeklinin içeriğinden asla daha önde olmaması gereğinin bir ispatı daha oldu bu Pepsi logo sunumu vs Obama sunumu bana. Arada dünya diğer tarafa meylediyor diye çok hayıflanıyorum ama...



Perşembe, Şubat 12, 2009

Çoşkulu törenler başlasın!

Her sene olduğu gibi sevgililer günü beni çok ilgilendiriyor :) Süper kutlamalar yapacağız Tuzluk'la

Çarşamba, Şubat 11, 2009

İyi strateji, kötü uygulama

Bilenler bilir, iki kedi annesi olmama rağmen her zaman bir bahçem olunca muhakkak bir de köpek alacağımı söylerim. Üstelik en çok sahibi olmak istediğim köpek cinsini de her zaman gururla vurgularım: uyuz sokak iti.

Ve yine her zaman bir "kedi insanı" olarak "köpek insanları"nın faşizminin beni üzdüğü da sabittir. Sonuçta kedi insanları genelde sokaktan yavru alır. Köpek insanları sokaktaki yavrulara sempati duyar ama safkan köpek alır. Bunu anlamam mümkün değil. Benim de kedilerimden biri safkan ama bunun bir tek sebebi var; mavi gözlü kedi seviyorum. Çünkü mavi göz benim için sonsuz bebeklik demek, sonuz masumiyet demek. Zaten yavru kedilerin çoğunun gözü mavidir, asıl göz renkleri büyüdükçe belirginleşir. Bu nedenle iki kedimden biri safkan. Ve maalesef safkan olduğu için bünyesi ve zekası diğer kedime göre zayıf. Joy division'ın kötü bir yan etkisi :)

Neyse.

Bu çok takık olduğum mevzuu bir tek ben dillendiriyorum dünyada sanırdım. Hey hat! Peta da benimle hemfikirmiş:

Salı, Şubat 10, 2009

Do'ru :)



http://blowatlife.blogspot.com/

Bu logonun Arnell tarafından hazırlanmış sunumu ise linkte