Citi markası geçtiğimiz günlerde kreatif ajansını değiştirerek, Fallon'dan Publicis'e geçti. Elbette ki dışarıdan bakılınca, bu kararın altında dünyanın geri kalanını Amerikan Fallon'dan daha iyi tanıyan, büyük bir network ajansı ile çalışma ihtiyacının yattığı düşünülebilir, çünkü Citi'nin kreatif beklentilerle böyle bir karar alması pek akla yakın bir ihtimal değil.
Fazlası ile Amerikan karakteristikleri taşıyan Citi artık daha global görünmek ve global davranmak zorunda ve bu yaştan sonra bu tip cambazlıkları öğrenebilmek için de bir kaşara ihtiyacı var. Publicis de bu baş kaşar rolü için uygun.
Ancak işin içinde bir alışılmadık durum var, Fallon zaten 2000 yılından bu yana Publicis Grubu'na bağlı bir ajans. Dolayısı ile mantıken Fallon hala işin içinde. Peki Fallon artık Publicis'in bir "uyarlamacı"sı mı, yoksa yaratıcı sürecin içinde de bir şekilde söz sahibi mi?
Bu nasıl bir şey? Bunu anlamadım, bilen-anlayan beri gelsin. Çünkü "anlama" çabamı bu konuya değil daha acaip bir konuya kanalize etmem lazım:
Madem Fallon'un bağlı olduğu grupla çalışıyorlar neden "Live Richly"den vazgeçtiler?
Elbette, A ajansından B ajansına giderken tutup eski kampanyanı yeni ajansına götüremezsin ama mantıken öyle bir durum söz konusu değil, çünkü Fallon'un kreatif işleri aynı zamanda Publicis Grubu'nun da sayılır. Orada etik, hukuki, vs bir sorun karşılıklı çözülebilirdi.
Peki o zaman neden insan "Live richly" gibi tüketici-odaklı bir yoldan dönüp, "Let's get it done" başlıklı klasik bankacı dünyasına zerk olur.
Neden? Yoksa "Live richly" sandığımız gibi bir başarı hikayesi olma niteliğinden uzak mıdır?
İşte bu araştırmaya değer bir konu ve ben de arastiracağım. Ama önce bu yazı, süssüz kalmasın diye, şimdilik yorumsuzca iki kampanyaya ait işleri bir koyalım bakalım.
"Let's get it done" filmi
Internet sitesi
"Live richly" kampanyasından film ve ilan örnekleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder