tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Ocak 28, 2010

iVedi, iVeni, iVici

Sabahtan beri iPad okuyup iPad yazan insanlar! Kendimi Apple yüzünden Apple'ın 1984 reklam filminde gibi hissediyorum. Steve Jobs'un hayatımızdaki SOV liderliği içimi sıkıyor. Hayır iPad'e bir garezim de yok, artık öğrendim fonksiyonellik eksiklerine bakarak Apple tasarımı değerlendirmemeyi, arkasındaki pazarlama fikrine ve üç güncelleme sonra nereye gidebileceğine bakıyorum ve iyi gider. Ve muhtemelen hızla gider. Amenna. İtiraf ediyorum iPhone çıktığında da bir aplikasyon fenomeni yaratacağını düşünememiştim. Üç milyar aplikasyon indirildi diyor Jobs... Üç milyar. Şimdilik... Üstüne bir de iPhone'un uzaktan kumandalığını yapabileceği ve AppleTV'ye bağlı bir iPad düşünün. 32" HD ipad düşünün. Onda iPhone kumandanızla oyun oynadığınızı düşünün. Her odadan aynı oyunu oynayabildiğinizi düşünün. Arabaya iPad düşünün. Tüm dostlarınızla iPadlerinizin senkronize olduğunu düşünün. Ofistekilerle senkronize olabileceğinizi düşünün, aynı anda ortak aplikasyonda çalışabileceğinizi düşünün... Birlikte müzik yapabileceğinizi, film yapabileceğinizi düşünün.
Düşünmek benim biraz da canımı sıkıyor. iPad alırken yeni netbook'umu nereye atacağımı düşünmek, aplikasyon dünyasını nasıl yakın takibe alabileceğimi hesaplamak... Özetle bu kadar hızlı tüketmek canımı sıkıyor.
Eskiden yeni teknoloji, yani tasarım çıktığında yayılması ve popülerleşmesi vakit alırdı. Buna rağmen teknolojinin hep hızlı ilerlediğini sandık. Ortaya çıkardığı problemlerle zor başa çıktık. Şimdi yeni teknoloji, yeni tasarım dediğin Apple'ından popüler doğuyor.... Belki yaşımdan, belki tutuculuğumdan bu popülerlik beni biraz kıllandırıyor. Bir Apple, bir Google... 'Geek'lerin olmalı, 'geek'lerin kalmalı. Bu kadarı şaka tabi de... Bir sektörün artık çok karlı bir iş alanı olması, sektörün ahlaki değerlerini de yıpratır ya hani. Neyse. 1984 işte.
(Güncelleme: ipad aksesuarı (kılıfı, ayağı, vb) işlerine giresim var. Şimdiden.)

Perşembe, Haziran 18, 2009

2016 Olimpiyatları

Olimpiyat logosu yapmak zor iş. Organizasyondan en az 5 sene evvel bitmeli o logo. Logoyu tasarlarken de iki stratejik alternatif var; ya kendini güvenceye alıp klasik bir logo yaratacaksın ya da cesur olup bugün kitch görünme riskini alıp 5 sene sonrasının grafik tasarım normlarını ve trendlerini öngörmeye calisacaksin.

2012 Londra öyle bir logo:


Lanse edildiğinde çok tepki alan, 2008 sonunda Pekin'deki kapanış töreninde ısınmaya ve anlamaya başladığımız, muhtemelen 2012'de seveceğimiz bir logo. Zamanının dışında ama zamansız (klasik) değil.

Şimdi bu gözle 2016 adaylarının logolarına bakalım.

Karşınızda Madrid:


Madrid'in internet sitesi ve tanıtım videoları burada

İşte Rio:

Rio'nun grafik konsept önerisi:


Tanıtım videosu da siteden izlenenebilir. Buyrun.

Chicago'nun sitesinden de göreceksiniz, tabi ki çoook Amerikan bir yaklaşımdalar:

Filmler filan yine bi magrur bi magrur...



Tokyo'yu da hiç anlamıyorum, o kalabalıkta o sıkışıklıkta nasıl olacak da olimpiyat yapacaklar ama...


Sitelerin tasarımlarını tartışmayacağım, çünkü önümüzdeki 5 yılda 5 kez değişir o tasarımlar dijital dünya bu hızda gelişirken, ama logolar önemli, çünkü onlar değişemez. Olimpiyat seçim komitesinde olsam, grafik tasarımdan anlamadan ahkam kesme görevim olsa, üstüne komisyon da benim kararımdan çok etkilenip bana uyacak olsa şu dört logodan...

Sanırım Tokyo'yu seçerdim. Çünkü diğerleri ne "gelecek" vaadetti bana -hepsi fazla bugünde ve hatta dünde yaşıyor-; ne de klasik olabilecek kadar ortak zevklere konuşuyorlar. Biraz belki Chicago bu kadar "Amerikan" olmasa klasik sayılabilir ama o da o kadar mağrur ki insanda tepki uyandırıyor. Tabi eger Obama 5 sene içinde dünyayı değiştirip herkesi kendine aşık ederse başka.

Ama Tokyo tam bir klasik. Alışkın olduğumuz renkler, dokunuşlar... Sakin ve dingin bir tipografi... Akılda kalıcı ve Tokyo'ya yakışan bir tasarım fikri... Simetrik değil, dengesiz değil... Kolay kavranıyor ama kolay tüketilmiyor... Beğendim açıkçası.

Çok irite eden bir alternatif olsa 2012 deneyiminden hareketle onun da şansı var derdim ama bir Rio yaklaşmış o potansiyele... Onlar da yeterince cesur değiller gibi geldi bana. Sitesine ve grafik konsepte bakınca da emin oldum. Yok yok yetenekli ve cesur değiller, sadece kötü bir tasarım yapmışlar...

Çarşamba, Ekim 24, 2007

Audi kaç, VW kovala

Yahu bazen çok kızıyorum. Audi ve VW gibi Avrupa'yı kasıp kavurmakta olan ve artık ABD'yi fethetmeye başlamış iki markan var. Toyota gibi -ki bence Apple'la birlikte dünyanın en başarılı pazarlama şirketi- bir devin Avrupa'daki tek kabususun. Daha ne? İnsan böyle bir durumda kendi kendine mi dövüşür? Bi' düşün.

Alla'sen "Das Auto" da nereden çıktı? "Vorsprung durch Technik" varken, ben Alman teknolojisinin hasıyım diye bağırırken, oldu mu yanında "Das Auto"? Gülmezler mi adama... Ca'nım "Drivers wanted" dururken, tüm dünya Alman'ya da beyin göçü yüzünden hiç mühendis kalmadığını biliyorken, nedir dertleri anlamıyorum ki...

Zaten tüm otomobillerin birbirine benzemeye başladı. Bir de ne gereği var VW'i Audileştirmenin, Beko-Arçelik ikizleri gibi?...

Bu sloganlar:



Bu modeller:



Bunlar da iletişim dilleri/tonları/mesajlarına bir örnek:





Bu markaların arasında ne fark kaldı yahu, nedir Audi'yi Audi, VW'di Volkswagen yapan?

Dur daha diyeceklerim var, bu konuda. Bitmedi...

Cuma, Haziran 08, 2007

Hem doğru, hem yanlış



















İşbu metinde adı geçen Porsche-Sagem işbirliği telefonla ilgili bugün yeni haberler bloglandı. Biraz yanılmışım, daha doğrusu Sagem'i hafife almışım. Performans hakkında hala soru işaretlerim olsa da en azından teknolojik yeterlik konusunda Porsche Design imzalı bu model vasatın üzerinde, bu kesin...

Ayrıca sandığım gibi bir Sagem değil, bir Porsche Design markası olacakmış bu telefon. Model adı da P'9521. Tasarım özellikleri arasında 180 derece çevrilebilir ekran, 3,2 piksel kamera ve güvenlik üstünlüğü olarak da parmak izi okuyucusu öne çıkıyor... bir de 1500 Amerikan Doları'nı aşan fiyatı (+ Türkiye'deki acaip vergiler)

Bu arada Yalçın sağolsun, bana unuttuğum iki telefonu da hatırlattı. Nokia, elbetteki ünlü 8800 özel serileri ile iki unutulmaz otomobil markası ile işbirliği yapmış idi.















Ama hemen ardından da söylemek lazım ki, bu o dönem bir tek benim adıma bir özel seri 8800 üretilmedi. Altını, pırlantalısı, renklisi, sadesi... Pek çok 8800 gördü bu gözler.
tabi
Altın demişken bir başka özel seriyi de unutmayalım. Altın kaplamalı bir de FB telefonu var biliyorsunuz. Hatta 6-0'lık maçın golleri de telefonla birlikte geliyor, ki tahminimce bu taraftarları için altından daha önemlidir :)