Salı, Aralık 28, 2010

İnternet biter mi bir gün?

Her zaman söylerim internetliler (internette yerleşik yaşayan insanlar) dünyayı iyi yönde değiştiriyor. Aç gözlü dijital tüketim ve istismar eğilimleri törpülendikçe ve insanlar dijital dünyanın üretim ve tüketim hızına alıştıkça çok daha iyi yerlere gideceğiz. Çok daha özgürlükçü, şeffaf, adil ve insani bir yere. Bunu en baştan söyleyeyim, çünkü yazı yine dönüp dolaşıp burada bitecek.

Bir süredir etrafımdaki teknoloji takipçisi insanların dijital/mobil oyuncaklarından hafif hafif sıkılmakta olduğunu görüyorum. Twitter'da seyrelmeler, Facebook'ta uzun sessizlikler, Foursquare'den kopuşlar... Onların yerini daha "sosyal böcek" diyeceğimiz, gerçek hayatta çok aktif ama dijitali bir süre sonra keşfetmiş bir ikinci kuşak dolduruyor. Epey de aktifler ve hatta bence ilk nesilden daha iyiler. Nedeni basit; çünkü gerçekten sosyaller, nörd değiller. Bu arada tabi kendim de kopuyorum ve tıpkı kendimden beklediğim gibi sosyal insanları uzaktan takip etmekten zevk alıyorum. Özetle kişilikler zamanla yerine oturuyor.

Çıkarım 1: Sosyal medya sosyal insanlarla daha keyifli.

Öte yandan işbu BBH yazısında güzelce toparlandığı gibi kolektif kültür de internetten yeniden doğuyor. Bir nevi post68 kuşağı gibi insanlar birlikte düşünüyor, birlikte üretiyor, birlikte tüketiyor ve birlikte mücade veriyor. Groupon'u bir savaş karşıtı hakeketle karşılaştırmam kaçınızı küfrettirir bilmiyorum ama aslında kavramsal olarak yakın olduklarını düşünüyorum. Bir olmanın, birlikte güçlü olmanın ve bunu tamamen legal ölçek içinde yapmanın geniş kapsamlı etki ve ikna gücünü idrak etmek için bir savaş içinde olmamaız gerekmez sanırım. Öte yandan Wikileaks de aslında daha radikal ve daha net bir örnek, yine bir kitlesel hareket. Popüler kültürün bizi sürekli Assange'ın yüzü ile karşı karşıya getirmesi basit bir cehaletten ibaret ve bir internetli olarak bu beni daha çok sevindiriyor. Eski kültürün (düşmanın) yeni kültürü (devrimci internetlileri) anlayamıyor olması garip biçimde bana zevk veriyor.

İkinci çıkarım: Kolektif kültür dijitalde yeniden doğuyor.

Bu iki çıkarımın ortak bir sonucu var. Sosyal insanlar sosyal medyada, devrimciler devrim peşinde, komünler yeni güç odakları oluşturup bir pazarlık gücü -yarın öbürgün bir lobi gücü- ortaya koyuyor... Dolayısı ile internette taşlar ve dinamikler yerine oturuyor. On ylı aşkın süredir devam eden ve kendini fikir önderi sanan nördlerin gimiklere bağlı sığ ve kompleksli hakimiyetleri bitiyor (kendim dahil pek çok insanı tenzih ederim). İnternet artık gerçek ve samimi bir platform olma yolunda. Sadece "yeni" ve "ileri"nin değil, "samimi" ve "işlevsel"in takdir toplayacağı bir dünya. Yaşasın!

Üçüncü çıkarım: İnternet erişiminden sonra internet kültürü de kitleselleşiyor.

Şimdi gelelim çözemediğim soruya. Hani dedim ya ilk nesil hafiften sıkılmaya başladı. Bence bu işin iki sebebi var;

1.si: İlk nesil her şeye aç olan ve her şeyi takip etme hevesindeki nesildi... Altavista'dan Netvibes'a, Napster'dan Path'e her şeye girdik ve her şeye üye olduk be biz! Kolay mı... Bittik artık. Çünkü bizim intetnette ilgi alanımız yoktu, internet olduğu gibi ilgi alanımızdı; teknoloji, tasarım, sanat, müzik, video, manga, moda... Hepsinin internet dünyasındaki gelişimini ezbere biliriz. Ama artık yorulduk. Halbuki yeni nesil internetliler sadece merak alanlarından ibaret; her an her yerde olmaya çalışmıyorlar. Ben düşünemiyorum Twitter harici bir paylaşım sistemi kullanmadığımı ya da yeni reklamları sadece Facebook'a düştüklerinde görebildiğimi İ'renç! :)

2.si: Birinci neslin o kadar vakti yok. Hepsi bir yerde sosyal medya uzmanı/danışmanı olarak çalışıyor şu an (bu cümleyi kurarken içimden çokça kahkaha atıverdim). Halbuki kolektif kültürün içine baktığımızda bu işe dedike insanlar göreceğiz. Kitle-kaynak (crowdsourcing) zaten aslında tam zamanlı bir işi olmayan insanların çoğunlukta olduğu yapılar, ya da sizin o viral olacak diye yaptığınız kötü videoları izleyip yayan iki bin kişi... bildiğin işsiz ve tüm gün sıkıntıdan patladığı için o kötü videoları bile izliyor.

Buradan soruma geçebilrim: Eğer o beğenmediğimiz nördler sistemden çıkarsa ya da marjinalleşirse bu dünya bu hızla büyümeye devam eder mi? Ysni birinci neslin birbirini gıcıklamaya dönük inovasyonun yerini, kitleleri eğlendirmeye dönük sığ ve konvansiyonel işler alınca ne olur?

Şu an kitleselleşmiş (Facebook başta) her platformun arkasında bir asosyal nörd yok mu?

Bu bir dilema değil. Tüm toplumsal devrimlerin sonucu gibi internet de dünyayı sürekli değiştirmeye devam etmeyecek, bir yerde marjinal faydası azalacak: rönesans gibi, sanayi devrimi gibi, TV'nin kitleselleşmesi gibi, Lady Gaga gibi...

Ama zaten ne bekliyoruz ki? Tek yapmamız gereken orada olanları yüzeysel görmeyip özümsemek. Şimdi tekrar yazının ilk paragrafına dönebiliriz... Hoooop.

Hiç yorum yok: