Salı, Ekim 09, 2007

Şehvet mi, aşk mı?


Fotoğraftaki hatun (?) Alex Bogusky. İlan İtalyan bir reklam blogu ("bloğu" mu yazmak lazım acaba)için. İçgörü bizden, biz dediğim reklam böcükleri. Nedir peki bizim o içgörümüz; biz yaratıcılığa hastalık derecesinde tutkunuz. Bu tutkunun açıklanabilir, anlamlı bir menşei yok. Reklam dediğin bilim değil, erdemli hiç değil. İnsanlığa çok vageçilmez bir faydası da yok. Peki bizim derdimiz ne? İşte orada sular biraz bulanık.

Reklam dediğin işe ego karışmıştır. O ego ki, "ben yapacağım" der "benim elimden kurtulmaz"... O ego kendini ispatlamak ister, yıldız olmak, ajansı, markayı kurtarmak. O ego gani gani ödül ister. O ego şehvet yüklüdür, şehvetin önünde tüm barajlar strafordur, köpüktür.

Öfkeyle karışık sever reklamcı, gel-gitleri fenadır. Hem deli gibi kıskanır, hem de her vesile ile kötülüyeverir; "Bizim Alex de kendini tekrar etmeye başladı, başlarda iyi gidiyordu ama...", "O iş biraz fazla esinlenme, CP+B'de beklemezdim"...

O içgörü ki bazen biraz sapıktır. İnsana kendini unutturur, öldürmez süründürür.

Hiç yorum yok: