Çarşamba, Ekim 17, 2012

Kullanmayacağın markayı sevebilir misin?

Pis reklamcılar duygusal fayda, kültürel bağ, marka elçisi, vb derken aslında psikografi, SES ya da yaşam tarzı profilleri gibi segmentasyon kurallarını altüst edip hiç de ulaşmaları gerekmeyen kitlelere ulaşır ve sevişir oldular. Uniqlo gibi bir marka netten doğdu ve kitleselleşiverdi. Japon'lardan spor giyim çıkmaz diye düşünenlere enteresan bir deneyim yaşattı. OK GO, -bence- o kötü müzikleri ile ünlü ve ününde istikrarlı oldu. Israrla müziklerini sevmesem de her kliplerini izler buldum kendimi, gittim Uniqlo'dan alıiveriş yaptım ve daha başıma ne gelebilir derken şimdi de apansız biçimde hayatımın kozmetik markası ile tanıştım. Hayatında bir tek ruja bile para vermemiş olan bir insan evladı olarak, gidip bir ara Benefit Cosmetics'ten bir şeyler almam gerektiğine eminim... Şu video ile beni benden aldılar nitekim;

Aslında videonun yayılma motivasyonu çok basit; benim düşünüp de insanların yüzüne söyleyemeyeceğim şeyi söylüyor. Onun sayesinde icimizdeki zeki ve zevkli ego dil buluyor. O kadar hemfikiriz ki markayla ve o kadar mutluyuz ki o anti-kahramanların hak ettiklerini bulmalarına, herkes görsün istiyoruz.
Az önce izlediğim başka bir videoda bu çağın en temel sosyal trendlerini sıkıştırma (compression), kullan-at (disposablity), kürasyon, kendini pazarlama (self-promotion) olarak tanımlıyordu Jonathan Harris. Haklı. Viral ararken de bunları unutmamak lazım sanki.

1 yorum:

www.yoncatoptan.com dedi ki...

marka aslında aldatıcı da olabilir, marka yaratmanın maliyeti tüketiciye yansıtılır. Hermarka beğenilecek diye birşey yoktur

yoncatoptan