Çarşamba, Aralık 27, 2006

Nike+ geldi ve trendleri iyi çalışmış

Evet, hepimiz iyi biliyoruz: viral diye "yeni bi' şi" var. Markalar internetten reklam yapıyor, o reklamlara genelde "başkası yapmış" süsü veriliyor. Öylesi makbul, çünkü, filmler çok profesyonelce olunca çok reklam kokuyor... Halbuki tüketici kaynaklı içerikler (Consumer generated content) daha samimi geliyor insanlara....

Eee?

Nike+ zaten özü modayı yakalamak olan bir ürün. "Ipod ile bi' şi' yapıverelim" akımının en eli yüzü düzgün örneği. Dolayısı ile iletişiminde de en moda, en yeni akımlar takip edilmiş. Tüketici elindenmiş gibi yapan filmler itina ile YouTube'a kakılmış. Alın size tam stratejik planlama departmanlarının isteyeceği türden nike+ viralleri:

(Toplam 5 film var, gerisi YouTube'da)





Müşteriye satılamayacak kadar iyi: Greynautz

Grey Worldwide'ın sevimli karakterleri Greynautz'un video kliplerine YouTube'da rastlamış olabilirsiniz. Aslında tüm klipler özel gün kutlamaları için yapılmış, 21. yüzyıl tebrik kartları niteliğindeler. Ancak karakterlerin ve animasyonun tarzı itibarı ile de muhteşem bir potansiyelleri olduğu kesin. Grey tabi ki böyle bir "tebrik kartı formatı"nı düşünmeden finanse edebilecek güçte bir grup, Türkiye'deki ajansların hiçbiri böyle bir hovadalığa yönelemez. Ama işin daha da kötüsü, bu tip karakterleri senaryolaştırıp müşterilerine de satamaz.

Türkiye'de Çelik ve Vadaa gibi karakterlerden sonra yanlış bir kanı oluştu: karakter yaratmak zor işi, onu yaşatmaksa çok daha zor. Çoğu reklam karakteri önerisi bu yargı ile geri çevriliyor. Bir yanı ile tabi ki bu kitap cümleleri doğru. Ancak öte yandan reklam karakteri ile marka karakterini karıştırmamak lazım. Aptal reklamlar yapmak için milyonlarca dolar harcayacağınıza iyi tasarlanmış ve uygulanmış karakterleri sadece birer "cast" olarak bile görmeniz mümkün. Her animasyon karakter bir marka maskotu, ya da uzun vadeli bir evlilik olmak zorunda değil. Örneğin, eminim Türkiye'de pek çok ürün müdürü Coca Cola'nın "Happiness Factory" filmini, "biz bunca karakteri nasıl yaşatırız" savı ile reddederdi.

Önemli olan, bu karakterlerle ne zaman, nasıl ve neden devam edilip edilmeyeceği kararını vermek. "Focus group"lara göre tüm tüketiciler Coca Cola'nın o karakterlerle yeni filmler yapmalarını ister. Ama Coca Cola'nın "The Coke side of the world" ile daha büyük bir planı var. O yüzden sırf sevimli diye bu karakterleri markalarına yapıştırtmazlar.

Diyeceğim odur ki, kitap cümleleri artık pek işe yaramıyor. Eğer bir markanın tüm iletişimini bir karaktere emanet ederseniz ve tüketici sevdi deyip markanın tüm iletişimini onlara hapsederseniz işiniz zor. Ama nerede ve neden duracağınızı biliyorsanız, bu sonsuz yaratıcılığa imkan tanıyan dünyanın nimetlerini kullanmamak enayilik olur.

Gelelim greynautz'a:







Pazartesi, Aralık 04, 2006

CPB'nin yeni eğlencelikleri

CPB gibi bir ajans viral iletişime bu kadar çok inanıyorsa, herkes inansa iyi olur. Burger King'in Brooke Burke videoları (örnek) ve VW "unpimp my ride" (örnek) gibi çok çarpıcı viral filmlere imza atan Alex Bogusky'nın ajansı, son günlerde Coke Zero ve Haggar ile yine gündemi yönetiyor...

İşte Haggar:








COKE ZERO için yapılan ve Coca Cola company için fazla zeki viral:

Çarşamba, Eylül 20, 2006

Arnet ve Numa Numa

Arnet'in reklam kampanyası "Fun and Free" markanın sadece bir ISP değil sanal ailemin bir parçası olduğunu çok güzel ortaya koyuyor.

Bu Arnet'in kampanyasında yer alan "Numa Numa" reklam filmi:


Bu da internette bir süre viral olarak dolaşan Numa Numa videsounun orijinali:


Kampanyadaki diğer filmlerden örnekler:


Pazartesi, Eylül 04, 2006

"Sonuna pack-shotımızı koyduk muydu iş biter" akımı

Volkswagen, Fox için Angry Alien'ın yaptığı "30 second bunnies" serisini devşirip "short but fun" kampanyasını yapmış ve Cannes'dan da bu sene gümüş arslan alarak dönmüştü. İşlem basit: Nette viral dolaşan bir videoyu çok beğendiniz diyelim, filmi kendi markanıza yontabilirseniz sonuna bir de pack shot ekliyorsunuz, olup bitiyor. Artık o sizin reklam filminiz...

Angry Alien'ın Brokeback Mountain yorumu:


Bugün vaktinde görüp de çok beğendiğim Diesel'in kaboom! filminin de benzer devşirme yöntemi ile yapıldığını gördüm. Meğerse işi yapan PES kod adlı bir kardeşimizmiş.

PES'in kaboom!'u


Aslında bu durum bize yeni bir reklamcılık yöntemi sunuyor. UGC (artık kısaltmak lazım şu 'user generated content' meselesini sanırsam) rüzgarını arkamıza alıp sadece yeni stratejiler, fikirler, prodüksiyonlar düşünmek yerine bir yandan da markamıza uygun içerikleri de netten aramak lazım. Belki de aradığımız filmi bir prodüksiyon firması, bir sanatçı, bir amatör animasyoncu ya da bildiğin sıradan bir tüketici çoktan yapmış ve youtube'a da salmıştır. Kim bilir...

Cuma, Ağustos 25, 2006

Jeep ve gerilla




















Gerilla pazarlama aktiviteleri pek çok büyük(?) reklam ajansı, büyük(?) reklamveren tarafından biraz "serserice" ve "ucuz" görülebilir. Lider ve prestijli markalara milyon dolarlık filmler revadır ama küçük zıpçıktılıklara ihtiyaç yoktur diye düşünenler de olabilir...

Ancak eğer reklam mesajı ve ürün uygunsa biraz büyük markaların da ayakkabılarına çamur bulaşabildiğini görmek keyifli olmaz mı? Yaramazlık, muzurluk biraz da zekanın, yaşam dolu olmanın göstergesi değil mi?





kaynak: adverbox

Pazartesi, Ağustos 21, 2006

Tüketici mi, marka mı konuşuyor?

Tüketici kaynaklı içeriklerin cazibesinin artması, "kendini öven" reklamların belki de zamanının geçtiğinin bir göstergesi.

Reklam gibi görünmeyen reklamlar, özellikle ürün yerleştirmeler ve gizli sponsorluklar, gitgide daha çok talep görüyor. Ama biz daha oralara gelmedik...

Halbuki, Türkiye'de dakikalarca süren ve pek çok kalitesiz reklamın ardarda sıralandığı bir reklam kuşağı içinde yer almanın pek çok markaya faydası yok. Televizyon'un kişi başı erişim maliyeti düşük olduğu için kullanımı daha etkin görünüyor ama medya etkinliğinden kasıt sadece daha fazla "kafa"ya erişmek mi?

YouTube üzerinde lonelygirl15 kendi elleri ile ürettiği filmciklerle tam 3 ayda 5,5 milyon kişiye ulaşmış. Üstelik bu rakam pasif değil aktif izleyici, ekranın karşısına geçip bu videoları izlemeyi talep eden kişi sayısı... Kafaysa kafa :)

Herneyse buyrun size başarılı bir viral örneği... Adfreak'e göre tüketici kaynaklı gibi görünen filmin içindeki iç çamaşırı detayı filmin viral olduğu gerçeğini ele veriyor.

Salı, Ağustos 08, 2006

VIRAL vs SPAM

Önce viral iletişimin konvansiyonel reklam metodları için ciddi bir tehdit olduğunu söylediler. Daha sonra, tüketici kaynaklı içeriklerin (consumer generated content)geleceğin en etkili reklam aracı olacağını... İkisinin de özünde yatan mesaj netti: alışılageldik reklamcılık yöntemleri artık etkisini yitiriyordu.

Bu trend öncelikle alışılageldik reklamcıları ve marka yöneticilerini korkuttu. Dünyanın dört bir yanında yüzlerce ajans ve marka bir anda viral ve gerilla işlere, TV kampanyaları kadar ağırlık vermeye, özen göstermeye başladı.

Malum, yöntem yeni ve yaratıcılığa açık. Bu yıl Cannes'da ödül alan işlerdeki viral/gerilla çalışmalarının oranı bunun en güzel göstergesi.

Ancak elbette ki Viral uygulamaların da kötüsü çekilmiyor. Yeterince yaratıcı olmayan marka ve ajansların ortalığa saldığı bir takım viral işler bugün "spam" ya da "urban spam" olarak tanımlanıyor. Ve bu çalışmalar, henüz yeni sayılabilecek viral iletişimin en büyük düşmanları.

Çünkü viral iletişim, konvansiyonel metodlardan farklı olarak frekans ile etkisi artırılabilen bir yöntem değil. İstediğiniz kadar büyük bir mecra yatırımı yapın, eğer doğru içerik ve uygulama tasarlayamazsanız viral iletişim tüketilmiyor. Aynen gerçek bir ürün gibi, iyi olmayan reklam da rafta çürüyor.

İşbu blog yolu ile amacımız başarılı viral reklam ve "spam"ler arasındaki farkı biraz ortaya koyabilmek.
Hayırlı olsun!