Salı, Mart 10, 2009

Bu akşam Effie var ve ben sektörümden utanıyorum

Reklam etkinliği (AFK'ya göre etkililiği... etkinlik olunca sosyal bir aktiviteden bahsediliyor olmalı)dediğiniz şey, dönüp dolaşıp tüketiciyi ne kadar başarı ile manipüle ettiğinizi gösteren bir kavram. Reklam etkililiğinin etik bir boyutu olmaz ya da reklam etkinliliğinin bir optimumu, hak edişi ya da adaletinden söz edilmez.

Bu ara bunun bir başka canlı örneğini utanarak yaşıyorum. Recep İvedik kısayol kampanyası ile katma değerini sadece popüler fırsatları işaret etmek seviyesine indiren ismi lazım olmayan ajans, şimdi de benim yıllardır gördüğüm en sorumluluk-free işlerden birine girişmiş durumda.

Aşırı kredi satışından kaynaklanan bir global kriz ve ucunda bir global drama yaşıyoruz. Bu drama öyle bir seviyede ki dünyanın en kapitalist kültürü, kendi antitezini yaratmak pahasına, bir umut ışığı yakmaya çalışıyor. Bu umut ışığı Obama isimli bir liderde kemik buluyor. O adam -beğenilim, beğenmeyelim-, -inanalım, inanmayalım- insanları tüketim çılgınlığını durdurmaya, büyüme hırsını bastırmaya ve ihtirasları bırakıp krize karşı direnmeye davet ediyor. Umut vermeye çalışıyor.

Biz ise burada o adamı ticari emellerimize alet edip o krizin müsebbibi kredi satıcılarına para kazandırmaya çalışıyoruz. Krizle mücadelenin şu an tek sembolününü istismar ederek, krizi derinleştirecek bir ürün pazarlıyoruz.

Umutları ciro ediyoruz. Çünkü umut karın doyurmuyor, ama krediler karın doyurabiliyor. Kimin karnını?... Onu sormayın.

Kredi satmayın mı diyorum... Bilakis, ekonomiyi ayakta tutmak için gerekli krediyi satın ama kredi almanın da kullanmanın da bu dönem ekstra sorumluluk gerektirdiği bilincini yayarak satın. Deyin ki, çar çur etmeyecekseniz bu krediyi alın. O beğenmediğimiz, batışına kıs kıs güldüğümüz Citi Group bile Primerica gibi hizmetlerle insanı eğitiyor, kendilerini batıracak finansal kararlar almalarını engellemeye çalışıyor. Enayiliklerinden mi? Onlar mı ahlak timsalim? Hayır. Sadece belki bizden daha gelişmiş olduklarından. Bilmiyorum.

Dümdüz söyleyeyim, bu fırsatçı zihniyet dünyayı daha da batırmak ve umudun içini boşaltmaktan başka işe yaramaz. Çok popüler olur ama işe yaramaz. Peki gerçekten dünyayı batırmaya gücü yeter mi? Teorik olarak elbette bir reklamla kriz derinleşmez, drama artmaz, dünya batmaz. Bunu biliyorum, abartmaya gerek yok. Ama bir reklamla ne olur biliyor musunuz?

Bir tek reklamla insanlar gerçek ile yalan, dürüst ile sahtekar arasındaki farkı göremez olurlar. Bir tek reklamla ahlaksızı yasal, doğal hale getirirsiniz. Bir reklamla dostla düşmanı karıştırtıverirsiniz. Bir tek reklamla sorumluluk sahiplerini cezalandırır, sorumsuzluk edenleri cesaretlendirirsiniz. Bir tek krizle dalga geçen kredi reklamı ile zaten o krediyi geri ödeme niyeti olmayan bir takım ahlaksızların niyetini okşar ve onlara kredi satarsınız. Sonra da o borçları bize ödetirsiniz. Siz de "Reklam etkinlik" değerleriniz ile kendinizi bir takım ecnebilere satar, kazandıklarınızı da alemlerde yersiniz.

Yes you can. Bu akşam Effie'de de başarılı bir gece geçireceksiniz. Çünkü maşallah çok etkilisiniz. Maşallah. Maalesef.

Ne ajansın adını, ne de sözkonusu işi burada adlı adınca anıp onların "etkililik" anlayışını beslemek istemiyorum. Ama çok utanıyorum. Sorumsuz iletişimden. Sanat ve bilim gibi ahlakın da artık ticaretin emrinde olması halinden...

Çok abarttığımı düşünebilirsiniz. Belki de abartıyorum. Ama benim mantığıma göre şu Brezilya'da tecavüze uğramış kızı reklamda kullanarak vajinal jel satmaya çalışmaktan farkı yok yaptıkları işin.

Çok mu ağır söyledim. Yes I can.

Hiç yorum yok: